
HACCLA İLGİLİ FIKHİ HÜKÜMLER
Kur'an-ı Kerim, yoluna gücü yetenlerin hacc görevini ifa etmesinin Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkı olduğunu belirtir;
“Onda açık alametler ve İbrahim'in makamı vardır. Oraya giren güvenlik içinde olur. Oraya gitmeye gücü yeten herkesin o İbadet Evi'ni ziyaret etmesi de Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim bu hakkı tanımazsa, Allah'ın kesinlikle ihtiyacı yoktur. O, bütün alemlerden müstağnidir.” Al-i İmran 3/97
Hadis-i şeriflerde ise Hacc şöyle anlatılır;
İbn-i Ömer (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"İslâm dini beş esas üzerine kurulmuştur: Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın Resulü olduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, hacca gitmek ve Ramazan orucunu tutmak." Buhari, “İman”, 1, 2; Müslim, “İman”, 19–22.
Ebu Hureyre (r.a.) dedi ki, ben Resulullah (s.a.v.) ‘ın şöyle buyurduğunu işittim:
"Kötü söz söylemeden ve büyük günah işlemeden hacceden kimse, annesinden doğduğu gündeki gibi günahsız olarak (evine) döner." Buhari, “Hacc”, 4,
Bir başka hadiste de şöyle denilmektedir:
Hz. Ömer (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Hacc ve umreyi peşi peşine yapınız. Bu ikisi, körüğün; demir, altın ve gümüşün pasını yok ettiği gibi, fakirliği ve günahları yok eder. Mebrur haccın sevabı ancak cennettir" Tirmizi, “Hacc”, 2; Nesâi, “Hacc”, 6; İbn Mâce, “Menasik”, 3
Aişe (r.a.) dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Ey Allah’ın Rasulü! Kadınlara cihat var mı? Dedim. Şöyle buyurdular: Evet, içinde kıtal olmayan cihat; hacc ve umre var.” İbn Mâce-2901, İmam Ahmed-25322, Sahih-i Buhari -1520,
Ashap döneminden zamanımıza kadar geçen süre içinde bütün alimler, gücü yeten kimsenin ömründe bir defa hacc yapmasının farz olduğu hususunda ittifak etmişlerdir. Buna göre hacc ibadeti kitap, sünnet ve icma ile sabit olan en kuvvetli farzlardan biridir.
Ebu Hanife, Ebu Yusuf, Malik ve Ahmet b. Hanbel, kendisine hacc farz olan Müslümanın bu ibadeti önündeki ilk hacc mevsiminde eda etmesi gerektiği, bir sonraki yıla tehirinin günah olduğu, hatta bu ibadeti uzun süre geciktiren Müslümanın şahitliğinin kabul edilmeyeceği görüşündedirler.
Çünkü bu fakihlere göre haccın bir defa tehiri büyük günah sayılmazsa da bunda ısrar edilmesi fısk olarak değerlendirilir. Ayrıca farzların edasında ihtiyatlı davranılmalıdır; bunun gereği olarak hacc hemen yerine getirilmeli, hayatta kalınıp kalınmayacağı bilinmeyen daha sonraki bir yıla bırakılmamalıdır.
Hacc eda edilişi bakımından ifrad, temettu' ve kıran şeklinde üçe ayrılır.
İfrad haccı. Umre yapmaksızın sadece hacc menasikini yerine getirmek suretiyle ifa edilir. Temettu' haccında umre yapıldıktan sonra ihramdan çıkılır, ardından aynı dönemde tekrar hacc için ihrama girilerek hacc menasiki eda edilir. (Türkiye’den hacca giden Müslümanlar genellikle bu hacc çeşidini uygularlar. Hacc sayfamızdaki temettu’ haccı bölümüne bakınız!)
Kıran haccında ise ihrama girerken hem umreye hem de hacca niyet edilir ve aynı ihramla her iki ibadet yerine getirilir.