
Kelime-i şehâdetten sonra İslâm'ın en önemli rüknü olan namaz, günde beş ayrı zaman diliminde olmak üzere kadın ve erkek her müslüman için bir görevdir. Esasen namaz ibadetinin hiçbir amaç ve hikmeti olmasa bile, diğer ibadetlerde olduğu gibi, namaz ibadetini sırf inanılan dinin bir gereği, yüce yaratıcının bir emri olduğu için, hiç değilse bunun için yerine getirmelidir.
Namaz belli eylemler ve özel rükünler ile yüce Allah'a kulluk etmektir. Namazın dış görünüşü birtakım şekiller ve zikirden ibaret ise de, içerisi ve gerçek mahiyeti, yüce yaratıcıya münâcât etmek, O’nunla konuşmak, O’na yakınlaşmak ve O’nu müşahede etmektir. Bu özelliğinden dolayı, yani yüce yaratıcı ile teklifsiz, aracısız buluşma ve konuşma anlamına gelişinden dolayı, namaz ilâhî bir lutuf olarak kabul edilmiştir.
Bakara 45
وَاسْتَعِينُواْ بِالصَّبْرِ وَالصَّلاَةِ وَإِنَّهَا لَكَبِيرَةٌ إِلاَّ عَلَى الْخَاشِعِينَ
Sabrederek ve namaz kılarak (Allah’tan) yardım dileyin. Şüphesiz namaz, Allah’a derinden saygı duyanlardan başkasına ağır gelir.
NAMAZ adlı videomuzu bilgilenmek amacıyla izleyebiliriz.
NAMAZIN FARZLARI
Namazın farzları 12 tanedir.
Hazırlık Şartları
Kılınış Şartları
*HADESTEN TAHÂRET
*NECÂSETTEN TAHÂRET
*SETR-İ AVRET
*İSTİKBÂLİ KIBLE
*VAKİT
*NİYET
*İFTİTAH TEKBİRİ
*KIYAM
*KIRAAT
*RÜKÛ
*SECDE
*KA'DE-İ AHÎRE
Namazın farzını ezberlemenize yardımcı olacak bir videomuz...
1- Hadesten Tahâret
Hades kelimesi, “abdestsizlik ya da cünüplük sebebiyle meydana geldiği kabul edilen hükmî kirlilik” anlamındadır. Namazın geçerli olabilmesi için abdesti olmayan bir kişinin abdest alması, cünüplük halindeki kişinin de gusül abdesti alması gerekir. Âdet ya da loğusalık durumları devam eden kadınlar namaz kılamaz. Bu halleri sona erdikten sonra namaz kılabilmeleri için gusül abdesti almaları icap eder. Gusül abdesti veya abdest alabilecek su bulamayan yahut su bulduğu halde kullanma imkânı olmayan kişi teyemmüm eder.
2- Necâsetten Tahâret
Vücut, elbise ve namaz kılınacak yerde bulunan ve namazın geçerliliğine engel olan maddî pisliklerin temizlenmesi gerekir. Hanefî mezhebinde benimsenen görüşe göre namaz kılınacak yerin temizliğiyle ilgili asgari şart ayakların, ellerin, dizlerin ve alnın konacağı yerlerin temiz olmasıdır; burnun konacağı yer necis olursa -mekruh olmakla birlikte- namaz geçerli olur.
3- Setr-i Avret
“Vücutta dinen örtülmesi gereken ve başkasının bakması haram olan yerler” anlamındaki avret mahallinin namazda örtülmesi şarttır. İmkân olduğu halde örtünmeden kılınan namaz geçerli olmaz. Namazın bozulmasına sebep olan açık yerin ölçüsü konusunda fakihler arasında farklı görüşler vardır (bk. SETR-i AVRET). Namazda giyilen kıyafetin vücudun rengini göstermeyecek şekilde olması gerekir. Vücut hatlarını belli eden elbise ile kılınan namaz -mekruh olmakla birlikte- geçerlidir.
4- İstikbâl-i Kıble
Bu şart namaz kılarken kıbleye (Kâbe) yönelme gereğini ifade eder. Mescid-i Harâm’da namaz kılan kimsenin yüzünü ve yönünü bizzat Kâbe binasına çevirmesi şarttır. Kâbe’den uzakta bulunan kişi Kâbe’nin bulunduğu tarafa yönelir. Kâbe’ye uzak bölgelerde kıblenin belirlenmesi, Kâbe’ye yönelmenin nasıl gerçekleşeceği konusunda değişik görüşler mevcuttur (bk. KIBLE).
5- Vakit
Farz namazlar, bu namazların öncesinde ya da sonrasında kılınan sünnet namazlar, vitir namazı, teravih namazı ve bayram namazlarının kılınabilmesi için vaktin girmiş olması şarttır. Vakit aynı zamanda namazın vücûb sebebidir. Farz namazları genellikle vaktin ilk girdiği anda kılmak daha faziletlidir. Yatsı namazını ise gecenin ilk üçte birlik bölümüne kadar geciktirmenin faziletli olduğu kabul edilmiştir. Güneşin doğmasından yükselmesine kadar olan zaman diliminde, güneş tam tepe noktasındayken ve güneşin batma zamanında namaz kılmak mekruhtur. Bazı özel durumlarda öğle ile ikindi, akşam ile yatsı namazlarının birleştirilerek kılınması câiz görülmüştür (bk. CEM‘). Fıkıh âlimlerinin çoğunluğu, vakitlerin tamamının ya da bir kısmının oluşmadığı bölgelerde yaşayan müslümanların vakitleri takdir ederek namaz vecîbelerini yerine getirmeleri gerektiğini ifade etmiştir (bk. Karaman, İslâm’ın Işığında Günün Meseleleri, I, 110-120). Bir namazın vakti içinde kılınması edâ, vakti çıktıktan sonra kılınması kazâ olarak adlandırılır. Vakti girmeden kılınan namazın vaktinde yeniden kılınması gerekir. Vaktinde kılınamayan namaz “fâite” diye isimlendirilir. Herhangi bir namazın özürsüz olarak vaktinde kılınmaması ve kazâ edilmek üzere ertelenmesi günahtır. Hanefîler dahil olmak üzere fakihlerin büyük çoğunluğu bilerek namaz kılmama halinde kazâ, ayrıca tövbe edilmesi gerektiği görüşündedir. Düşman korkusu veya bir hastanın tedavisiyle meşguliyet gibi meşrû bir mazeret sebebiyle namazın kazâya bırakılması günah olmaz (ayrıca bk. EDÂ; KAZÂ; VAKİT).
6- Niyet
“Yalnızca Allah rızâsı için namaz kılmayı istemek ve hangi namazı kılacağını bilmek” anlamına gelen niyet fakihlerin çoğunluğuna göre namazın sıhhat şartı, Şâfiîler ve bazı Mâlikîler’e göre namazın rüknüdür. Niyetin kalple yapılması esas olup dille söylenmesi şart değildir. Ancak dille niyet etmek müstehaptır. Niyetin başlangıç tekbiriyle birlikte yapılması faziletli kabul edilmiştir. Nâfile namazlarda yalnızca namaza niyet etmek yeterli olup hangi namaz olduğu konusunda belirleme yapmak şart değildir. Cemaatle kılınan namazlarda imama uymaya niyet etmek gerekir.
8- Kıyam
İftitah tekbiri ve her rek‘atta Kur’an’dan okunması gerekli asgari miktar süresince ayakta durmayı ifade eden kıyam, farz ve vâcip namazlarda ve Hanefî mezhebinde benimsenen görüşe göre sabah namazının sünnetinde bir rükündür; gücü yeten kişi bu rüknü yerine getirmeden (meselâ oturarak) farz veya vâcip bir namaz kılarsa namazı geçerli olmaz. Bu asgari süre, kıyam tanımı ve kıyamdayken ellerin nerede ve ne şekilde bağlanacağı hususunda mezheplere göre farklılıklar vardır (bk. KIYAM). Hasta veya ayakta durmaya gücü yetmeyen kişiden kıyam yükümlülüğü düşer, bu durumdaki kişiler namazı oturarak kılar. Nâfile namazlarda kıyam rükün sayılmadığı için bunlar bir özür bulunmasa da oturarak kılınabilir, ancak ayakta kılmak daha faziletlidir.
9- Kıraat
“Kıyamdayken Kur’ân-ı Kerîm’den okunması gereken asgari miktarın okunması” demektir. Kıraatin iki rek‘atlı farz namazların, sünnet ve nâfile namazlarla vitir namazının her rek‘atında farz olduğu konusunda görüş birliği vardır. Hanefî mezhebine göre, kıraatin farz olduğu her rek‘atta kısa üç âyet veya buna denk düşen bir uzun âyet okumak gerekir. Diğer üç mezhepte kıraatin asgari miktarı her rek‘atta Fâtiha sûresinin okunmasıdır. Hanefîler’e göre kıraat üç ve dört rek‘atlı farz namazların herhangi iki rek‘atında farz, ilk iki rek‘atta yerine getirilmesi ise vâciptir. Şâfiî ve Hanbelîler’e göre kıraat farz namazın üç ve dördüncü rek‘atında da rükündür. Kıraat vecîbesinin dayanakları, imama uyan kimsenin kıraat yükümlülüğü, Kur’an’ın Arapça lafzının yerine bu lafızların meâlinin okunması halinde kıraat şartının yerine gelmiş olup olmayacağı konularında görüş farklılıkları vardır (bk. İBADET; KIRAAT).
10- Rükû
Her rek‘atta eller dizlere varacak derecede sırtın eğilmesini ifade eder. Hz. Peygamber’in uygulamasında en uygun rükû şekli sırt ve baş düz bir satıh meydana getirecek ölçüde eğilmektir. Şâfiî ve Hanbelî mezheplerine göre rükûa giderken ve rükûdan kalkarken elleri kaldırmak sünnettir.
11- Secde
“Her rek‘atta vücudun belirli uzuvlarını yere veya yere bitişik bir mahalle koyarak iki defa kapanmak” demektir. Resûl-i Ekrem’in uygulamasına en uygun secde yüz, eller, dizler ve ayak parmakları olmak üzere yedi organ üzerine yapılan secdedir. Bunlardan sadece bir kısmı yerine getirildiğinde secdenin geçerli olup olmayacağı konusunda mezhepler arasında farklı görüşler vardır (bk. SECDE).
12- Ka‘de-i Ahîre
Namazların son rek‘atlarında belli bir süre oturmayı ifade eder. Üç veya dört rek‘atlı namazların ikinci rek‘atında yapılan oturuşa “ka‘de-i ûlâ” denir. Hanefîler’e göre Tahiyyat okuyacak kadar, Mâlikîler’e göre selâm cümlesini söylemeye yetecek kadar, Şâfiîler’e göre teşehhüd ve “Salli Bârik” dualarını okuyup namazdan çıkmak için verilen iki selâmdan ilkini vermeye yetecek kadar, Hanbelîler’e göre ise teşehhüdü ve Salli Bârik dualarını okuyup iki tarafa selâm verebilecek kadar bir süre oturmak gerekir. Ka‘dede oturuş şekli, asgari süresi, ka‘delerde okunan teşehhüdün sözleri ve hükmünde görüş ayrılıkları vardır (bk. KA‘DE; TEŞEHHÜD).
.
NAMAZ NEDİR?
TADİL-İ ERKÂN
Namazın esasını oluşturan şartlar ve rükünler bunlardan ibaret olmakla birlikte ta‘dîl-i erkân ve namazdan kendi fiiliyle çıkmak fakihlerin bir kısmına göre namazın farz veya vâcipleri arasında yer alır. Ta‘dîl-i erkân “rükünleri düzgün, yerli yerinde ve düzenli olarak yapmak” demektir. “Yerine getirilen rüknün tam yapıldığına kanaat getirilmesi” anlamında olmak üzere “tuma’nîne” kelimesi ile de ifade edilmektedir.
Namazda ta‘dîl-i erkân rükûda, rükûdan doğrulma sırasında, secdede ve iki secde arasındaki oturuşta söz konusudur. Ebû Yûsuf’a ve Hanefîler’in dışındaki üç mezhebin fakihlerine göre rükün kabul edilmiştir. Ebû Hanîfe ve İmam Muhammed’e göre ise vâciptir.
“Kişinin namazın sonunda kendi isteğiyle yaptığı bir fiille namazdan çıkması” anlamına gelen “hurûc bi-sun‘ih” Ebû Hanîfe’ye göre namazın bir rüknüdür. Ebu Yûsuf ve İmam Muhammed’e göre ise teşehhüd miktarı oturmakla namaz tamamlanmış olur.
Diğer taraftan farzlar arasında sıraya riayet etmek (tertip) Şâfiî ve Hanbelî mezheplerine göre namazın rükünlerindendir. Şâfiî ve Mâlikîler’e göre namazdan çıkmak için birinci selâmın verilmesi, Hanbelî mezhebine göre iki tarafa selâm verilmesi farzdır.
NAMAZ REKÂTLARI
2 rekat sünnet
2 rekat farz
toplam 4 rekât
4 rekat ilk sünnet
4 rekat farz
2 rekat son sünnet
toplam 10 rekât
4 rekat sünnet
4 rekat farz
toplam 8 rekât
3 rekat farz
2 rekat sünnet
toplam 5 rekât
4 rekat ilk sünnet
4 rekat farz
2 rekat son sünnet
toplam 10 rekât
3 rekât vacip
vitir namazı ile yatsı namazı
toplam 13 rekât
Namaz kılmanın 17 faydası:
İslam'ın en önemli ibadeti olan ve Kur'an'da birçok yerde zikredilen namazın, bir şükür vazifesi olmasının yanında, sosyal, psikolojik, ekonomik, ahlakı ve fizyolojik yönleri de vardır. İşte madde madde namazın faydaları:

1-Namaz, günlük hayatı planlar. Günü 5 kısma ayırır. Günlük bir program oluşturur, insanı zaman mefhumu ile yüz yüze getirir ve her günün dolu dolu yaşanmasına yol açar.
2-Namaz, temizlikle başlar. Çünkü beden ve çevre temizliği, namazın farzlarındandır.
3-Bir kimsenin inanç durumunu belirtmek için, "Namazında niyazında bir kişi" deriz. Namaz İslam'ın simgesi haline gelmiştir. Müslümanlar namazı, Allah'ın bir emri olduğu için kılarlar. Ancak Allah'ın bu emrini yerine getirirken farkında olmadan, onun sayısız nimetlerinden de yararlanırlar. Aslında dinimizin hiçbir emri akla, mantığa, bilime ve sağlığa aykırı değildir. Hepsinde bir hikmet ve fayda vardır. Namazın bu faydaları çoktur.
4-Namaz kılmak doktorlarca hastaların eklem romatizmasını önleyen en etkili koruyucu tedbir olarak öğütleniyor. Rükuda sırt ve mide kasları takviye edilir. Mide civarı üzerindeki yağların eritilmesi sağlanır. Secdede baldır ve uyluk kasları hareketlenir. Bağırsakların hareketi sağlanıp kabızlığı önlemeye yarar.
5-Namazdaki tüm hareketler kalbin çalışmasını etkileyip kanın vücudun en uç noktalarına gitmesini hızlandırırken aynı anda sinirlerinde hareketini sağlayıp rahatlatır. Uykusuzluğu giderir. Secdede taze kanla yıkanan beyin zindeleşip namaz kılanlarda bunamayı engeller.
6-Günde kırk rekatla seksen secde eden vücudun ömür boyu bu hareketi ağır ağır yaptığı düşünülürse tüm vücudun dengeli hareketlere kavuştuğu anlaşılır
7-İstanbul tıp fakültesinde 1980 yılında yapılan bir araştırmada, diz eklemi romatizması olan ve namaz kılan 30 hasta ile, yine diz eklemi romatizması olan ve namaz kılmayan 30 hasta karşılaştırıldı. Namaz kılanlarda şikayetler ve hastalık belirtileri 50 yaşından sonra ortaya çıkarken, bu hastalık namaz kılmayanlarda 40 yaşından itibaren görülüyordu.
8-Namaz kılanların ekleminde 10 derecelik hareket kısıtlanması varken, kılmayanlarda bu kısıtlama 25 dereceye ulaşıyordu. Bu araştırmaya katılanlardan namaz kılanlar, 10 basamaklık merdiveni ortalama 22 saniyede çıkarken, kılmayanlar 34 saniyede çıkabiliyorlardı. Namaz konusunda yapılacak her araştırmadan bu tür sonuçlar elde edileceğine muhakkak gözüyle bakılabilir.
Sakat bile kalabilirler: Prof. Tischer'in tespitleri çok önemlidir. İnsanların çoğu ileri yaşlarda boyun, bel ve diz kireçlenmelerine bağlı olarak hareket bozuklukları çekerler. Bir nevi sakat kalırlar.Bu durum, hayatlarının son devresini ağrılar ve sıkıntı içinde ve birçok hareketlerinden mahrum olarak geçirmelerine sebep olur. Düzenli olarak kılınan namaz, bütün bu arızaların en mükemmel önleyicisi olur.
11-Namaz aslında, günde beş defa Allah'ın huzuruna çıkmak olayıdır. Allah'a karşı görevini yerine getirmek, O'ndan yardım talep etmek ve bütün bunların manevi güzelliğini yaşamaktır.
12-Huzura kavuşan ve bu duygular içinde konsantre olan insanların beyinlerinde Dopamin, Interleukin-2 gibi maddeler salgılanır.
13-Dopamin rahatlık, ferahlık veren, güzel duygular sağlayan bir maddedir. Interleukin-2 ise insanın savunma sistemini kuvvetlendirir.
14-Moralinin yükselmesiyle ağır hastalığı yenen insanlarda, Interleukin-2 salgılanması rol oynamaktadır

9-Namaz, koordine, uyumlu bir ruhsal ve fiziksel hareketler manzumesidir. Ayaktayken, dik durulması önerilir, ikinci bölüm olan "Ruku"da, belin bacaklarla 90 derecelik bir açıyı, dizleri bükmeden gerçekleştirmesi gerekir. Yere, secdeye varıldığında, başın zemine dayanması, böylece vücudun tümünden daha aşağıda bir düzeyde bulunması sağlanır. Bütün bu hareketler devam ederken vücudun tüm iradeli kasları ve eklemleri tam bir uyum içinde hareket ederler.
10-Tam bir sağlık kaynağı Viyana Üniversitesi Tıp Fakültesi Profesörü Dr. Hans Tischer, ünlü bir ortopedi uzmanıdır. Bu bilim adamı, kendi sahasıyla ilgili bir hareketler zinciri olan namazı incelemiş ve şöyle bir yargıya varmıştır:
"Müslümanların namazı ortopedik açıdan bacaklar, diz, kalça ve ayak bilekleri hatta parmak eklemlerine varıncaya kadar vücudun her eklemini hareket ettirir. Ayrıca boyun, omuz, kol, bacak, sırt ve karın kaslarının tümünü büyük bir ahenk içinde kasılıp yumuşatmakta ve böylece tam bir sağlık kaynağı olmaktadır. Üstelik tüm bu faydalı hareketler günde beş defa tekrarlanmaktadır. Vücut için bundan daha faydalı daha rahatlatıcı bir hareketler topluluğu düşünülemez."
KAYNAKÇA
-http://www.kuranmeali.org/2/bakara_suresi/45.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx
-http://www.islamveihsan.com/namaz-nedir.html
-http://www.kocaeliaydinlarocagi.org.tr/Karikatur.aspx?ID=8
-http://www.etkinlikdenizi.com/namaz-rekatlari-afisi-5770.aspx
-http://islamibirlik.com/namazlarin-farzlari-sartlari-rukunleri-2280.html
-www.yeniakit.com.tr/haber/namaz-kilmanin-17-faydasi-186496.html

7- İftitah Tekbiri
Namaza başlarken “Allahüekber” cümlesini söylemektir. “Tahrîme” olarak da adlandırılır. Ebû Hanîfe ve Ebû Yûsuf’a göre namazın şartı, İmam Muhammed ile diğer üç mezhebe göre namazın rüknüdür. Tâzim ifade etmeyen dua cümleleriyle namaza başlandığında tekbir yerine getirilmiş olmaz. Tekbir cümlesinde Allah kelimesinin ilk harfini uzatarak Âllah şeklinde okumak mânayı bozacağı için namazı geçersiz kılar (ayrıca bk. TEKBİR).